Bugünlerde, 20. yüzyılın önemli fotoğrafçılarından Cecil Beaton'ın portre çalışmaları Pera Müzesi'nde sergileniyor. Bununla beraber aşağıdaki fotoğrafta Beaton'ın, selfie ya da özçekim akımının öncülerinden olduğunu görüyoruz...
31 Mayıs 2015 Pazar
30 Mayıs 2015 Cumartesi
29 Mayıs 2015 Cuma
Kağıt büyülü mü?
Kağıt Üzerinde, 10 sanatçıyı Gaia Gallery'de bir araya
getiren bir sergi: Arda Yalkın, Erkut Terliksiz, Hande Şekerciler, Bahadır
Baruter, Nermin Er, Yağmur Çalış, Nur Gürel, Ardan Özmenoğlu, Gönül Nuhoğlu ve
Serkan Yüksel.
Sanatçılar, kağıt kavramından yola çıkmışlar çalışmalarında.
Esnek, yaratıcı ve adeta nefes alan bir nesne kağıt. Sanatçının üretimine de
hizmet ediyor ayrıca. Galerinin her bir bölümünde farklı bir tarz, farklı
ifadeler ve farklı tekniklerle karşılaşmanız mümkün. Heykel, karışık medya,
kolaj, akrilik... Sergi, 11 Temmuz
tarihine kadar görülebilir.
Desenler ve mekanlar...
Küratörlüğünü Barbara
Heinrich'in yaptığı Spaceliner, çizgi ve desenin özgürlüğünü ilan ettiği,
mekanlara anlam ve bütünlük katan farklı yöntem ve yaklaşımların yer aldığı bir
sergi. Bununla beraber sergideki tüm çalışmalarda bir
devinim söz konusu.
Spaceliner'da hem
Türkiye'den hem dünyadan toplamda 17 sanatçının işleri yer alıyor. Sergi, 2 Ağustos'a
kadar Arter'de...
Etiketler:
arter,
barbara heinrich,
desen,
sergi,
spaceliner
28 Mayıs 2015 Perşembe
Gerçekle kurgu birleştiğinde...
Alpin Arda Bağcık'ın ilk solo sergisi Ambivalans.
Ambivalans, psikoloji biliminde bir kişiye veya duruma karşı aynı anda
hissedilen karşıt duyguları ifade eden bir terim. Genç sanatçı da bu bağlamda
tarihe mal olmuş kişi ve olay fotoğraflarını kendi bakış açısından yeniden
yorumlamış.
Bağcık'ın tuval üzerine yağlı boya çalışmalarının yanı sıra
7 seriden oluşan, oldukça ilgi çekici karakalem işlerini de görmek mümkün.
Sergi, 6 Haziran'a kadar Galeri Zilberman'da ziyaretçilerini
bekliyor.
Keşfetmek için bak!
Meltem Işık'ı sıra dışı fotoğraf kompozisyonları ile
tanıyoruz. İkinci kişisel sergisi, Şüpheli Benzeşmeler ile yine farklılığını
bize hissettiriyor Işık. Özenle kurguladığı detaylarda, insan vücuduna bakış
açımızı sorguluyor; algının ve belleğin kurgulama özelliğine işaret ediyor.
Meltem Işık'ın eserleri 9 Haziran'a dek Galeri Nev
İstanbul'da...
26 Mayıs 2015 Salı
Küre'nin gösterdiği...
Küreler, Chottomatte Galeri'de devam eden bir karma sergi: Tayfun Gülnar, Nilüfer Üstüner, Sinem Kalkavan, Elif Kibar, Merve Yılmaz ve Erin Yeşildere.
Sanatçılar, eserleriyle günümüzün postmodern dünyasını eleştirmiş; Küreler'in kendi doğrularıyla hareket ettiğini ve böylece kendi mikro-kürelerini oluşturduğunu ifade etmişler.
Sergi, 22 Haziran'a dek görülebilir.
25 Mayıs 2015 Pazartesi
Sakın düşme!
Düşüş, Rodeo ve Near East'te, iki ayrı mekanda
yerleştirilmiş karma bir sergi. Duncan Campbell, Lukas Duwanhögger, Ramin
Haerizadeh, Rokni Haerizadeh, Hesam Rahmanian, Christodoulos Panayiotou,
Cameron Rowland, John Smith ve Vangelis Vlahos bu serginin sanatçıları.
Sergide İranlı sanatçılar Ramin Haerizadeh, Rokni Haerizadeh
ve Hesam Rahmanian'ın üçlüsünün çalışmalarını görüyoruz. Heykelleri arıza
kahramanları temsil ediyor. Kağıt
üzerine yaptıkları akrilik çalışmaları ve kolajları da aynı marjinalliği taşıyor.
Lukas Duwanhögger'in bir ısıtıcı kutusunun üzerine Che
Guevera posterini yerleştirerek yarattığı ironi
günümüzün neo liberal dünyasında insanı gülümsetiyor.
Güney Kıbrıs'ın eski liderlerinden Başpiskopos Makarios'un
1960-1977 yılları arasına ait fotoğrafları da Christodoulos Panayiotou'nun bir
dizi araştırması sonucu ortaya çıkmış.
Sergi 25 Haziran'a dek görülebilir.
Etiketler:
cameron rowland,
christodoulos panayiotou,
contemproray art,
çağdaş sanat,
düşüş,
enstalasyon,
heykel,
karma sergi,
rodeo gallery,
rokni haerizadeh,
sergi,
the fall
Ayça Telgeren'in eli...
Sanatçının Eli, Ayça Telgeren'in üçüncü kişisel
sergisi. Telgeren, sergisini belli
başlıklar altında toplamış. Eserleri,
sanatçının maceraperestliğini, coşkulu ruh halini ve iyimserliğini yansıtıyor.
Ayça Telgeren, Sanatçının Eli için elektro gitar virtüözü
Cem Köksal ile işbirliği de yapmış: Köksal, kendi tasarımı olan Shark gitarın
üçüncüsünü bu sergi için özel olarak üretmiş. Gitarın üzerindeki elin kalıbı
ise Telgeren'e ait.
Ayça Telgeren'in çalışmaları, 6 Haziran'a kadar Galerist'te
sergileniyor.
Etiketler:
ayça telgeren,
cem köksal,
enstalasyon,
galerist,
heykel,
sanatçının eli,
sergi
23 Mayıs 2015 Cumartesi
Perdenin ardında!
Bulutlu Oda, Hale Güngör Oppenheimer' ın Pg Art Galeri'deki
ikinci kişisel sergisi. Galeriye
girdiğimizde bir sis perdesiyle karşılaşıyoruz. Perdeyi araladığımızda da raf,
çekmece, dolap gibi ev mobilyalarının resmedildiği tuvalleri görüyoruz. Sanatçı
bu eserlerinde ev, mülkiyet gibi kavramları irdelemiş.
Sanatçının, bir banyonun da betimlendiği akrilik
çalışmalarının yanı sıra karışık teknikle kağıt üzerine yaptığı çalışmaları da
galerinin duvarlarında görmek mümkün.
Oda, 31 Mayıs'a kadar ziyaretçilerini bekliyor.
22 Mayıs 2015 Cuma
Ekin Saçlıoğlu ve koleksiyonu...
Galeri X-ist'te dörde dört bir
sergi "Seç Sakla". İnsanın
saklama, biriktirme ve koleksiyon yapma tutkusundan yola çıkmış Ekin Saçlıoğlu.
Yeni Dünya, Barometz, Fosiller ve Antikalar serginin bölümleri.
Yeni Dünya, capcanlı bir mavi
tonunun kullanıldığı tuvaller ve üzerindeki egzotik kuşlardan oluşuyor. Silikon
ve saçlar kullanılarak yapılmış bir bitkiden ve yanı başındaki gerçek hayvan
toynaklarından yapılmış bir giysi askısından ibaret yerleştirme, Barometz ise
serginin köşe taşlarından.
Fosiller ise gerçek hayvan
kemiklerinden yapılmış, altın ve gümüş kaplama heykeller serisi. Bu heykellerin kara kalem çizimlerini de
görmek mümkün galeride. Antikalar bölümü
için de epey bir antikacı dolaşmış Saçlıoğlu. Antikacı dükkanının raflarını
fotoğraflayarak yapmış çizimlerini. Parfüm şişesi, saç fırçası ve biblolar
açıkça seçilebiliyor raflarda.
Etiketler:
ekin saçlıoğlu,
enstalasyon,
galeri x-ist,
heykel,
seç sakla,
sergi
21 Mayıs 2015 Perşembe
Gizli şeyler!
Söylen(e)meyen, Merve Denizci'nin
ilk kişisel sergisi. Tuvallerde ve ekranlarda geleneksel tarzda bir evin banyo,
yemek odası vb. gibi farklı mekanlarına şahit oluyoruz. O durağan, beyaz tonun
hakim olduğu mekanların kahramanları ise küçük kızlar ve genelde kanlı hayvan
ölüleriyle başbaşalar. İfadesiz
yüzlerine karşın bu kızlar, insana acımayla
karışık bir ürperti duygusu hissettiriyor. Bu ifadesiz yüzler aynı zamanda bir
mağduriyet ve suçluluk hissiyle bakıyorlar.
Genç sanatçının çalışmaları, 30
Mayıs'a kadar C.A.M. Galeri'de görülebilir.
Zaman makinesi...
Modern hayatın koşturmacası içerisinde klasik eserlerle karşılaşsaydık ne hissederdik? Ukraynalı sanatçı Alexey Kondakov, bunu denemiş. Çağdaş Yaşamda Sanat
Tarihi serisi kapsamında resim sanatının klasiklerini şehir hayatının içine uygulamış. 2li Gerçeklik adını verdiğini bu çalışmalarda Bouguereau' nın Meleklerin Şarkısı'nı metroda görebilir; Holbein'in
Büyükelçileri'yle bir barda karşılaşabilirsiniz.
3,5,7,9 !
Darren Almond, 1971 İngiltere doğumlu. Çalışmalarında genelde
sayıları kullanan, kişisel hafıza ve zamanı ele alan sanatçının eserleri 14
Mayıs'tan bu yana Dirimart'ta izleyenleriyle buluşuyor.
Bir söyleşisinde, matematiğin soyutluğunu sevdiğini belirten Almond, bu kişisel
sergisinde de sayıları ön plana çıkarmış. Galaktik tabloları andıran diğer
akrilik çalışmalarını da bu sergide
görmek mümkün. Almond'ın eserleri, 6 Haziran tarihine kadar görülebilir.
Sempati ve empati arasında...
Defolu Empati'de insan ve hayvan figürlerini aynı tuvallerde
bir araya getirerek aralarındaki ilişkiyi, insanların hayvanlara bakış
açılarını anlatmaya çalışmış ilk kişisel sergisinde Arzu Eş. Hayvanlara duyduğumuz tüm sevgiye
rağmen, hayvan unsurunu insan ilişkilerinde bir aşağılama olarak kullanmamıza
ve bunun doğurduğu "defolu empati" ye değinmiş sanatçı.
Arzu Eş'in, tuvallerinde çizgi yerine el yazısı ile yazdığı
cümlelerin tekrarını görüyoruz. İlginç kolajların yanı sıra izleyiciyle
arasında bir bağ kurabildiği bir alan oluşturmuş kendine. Sergi, 20 Haziran'a
kadar Kare Sanat Galerisi'nde...
20 Mayıs 2015 Çarşamba
Sinan Güler ile...
Mimar Sinan Üniversitesinde “Hey
teacher!” olarak çalışan A. Sinan Güler bizim okulla tek bağlantımız. Onu
sosyal medyadan tanımamıza rağmen çok gerçek, hem de hayatın içinden biri.
Sanat okuluyla ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtlayacağını bildiğimiz birini
bulduğumuz için de çok mutluyuz.
Uzun
zaman sanat çevresinin dışındaydım. Geçtiğimiz ay bu blog için bir çok galeri
ve söyleşiye katıldım. Hâlâ
aynı sanat çevresi kafasıyla karşılaştığım için çok hayal kırıklığı içerisindeyim.
Allahın Obama'sı bile kasmazken bizimkilerin atmosferde oksijen bırakmayan
tavırları nereden geliyor sence?
Öncelikle “sanat çevresi”
tamlamasındaki “sanat” kavramıyla ilişkili bir sorun olabilir bu. Bilindiği
üzere, Greko Romen Judeo Kristiyan gelenekte “sanat” yapılan bir şey iken,
belli bir tarihten sonra da olsa Greko Romen Judeo Kristiyan geleneğe öykünmeye
çalışmış bir çevrede, sanat, “yaratılan” bir şey olarak görülüyor hanidir. (Bu
arada “öykünmek” fiilini uzun zamandır kullanmamıştım, kendimi gecikmiş bir
modernist olarak hissettim.) Sanatın böyle bir şey (yani yaratılan bir şey)
olarak görülmesinin temel nedeni ise bence muhtemelen form bilgi ve algısının
eksikliği. Buna bir de, kurgusal bir hayatın/hayatların imkanlılığına olan düşkünlüğünü
eklerseniz ve toplumca, batılı tıpçı dostlarımızın “pseudologia fantastica” ve
“affluenza” olarak adlandırdıkları rahatsızlıklarla olan trajik ilişkilerini
düşünecek olursanız, bu insani kibir durumlarını, “göğe bakma durağında
beklemek edimi” ile “Hüseyin Avni Dede Melankolisi” arasına sıkışıp kalmış
ruhların çaresizliğinin bir tür dışavurumu/ifadesi/ekspresyonu olarak düşünmek
mümkün görünüyor. Bence.
Bizim
zamanımızda hocalar derslerde saatlerce konuşurlardı. Daha çok uygulamalı
dersleri severdik. Ya da slaytlarla anlatılanları. Sen sanat tarihi
eğitmenisin. Derslerde İzlenimciliğin ötesine geçmeyi başarabildiniz mi?
Elbette. Hatta yıllar önceden
kalma bir ekşi sözlük entrisi der ki, “A. Sinan Güler, Michelangelo, Leonardo
da Vinci isimlerini, Roll ve Post Express dergilerini, Arnavutluk bayrağının
grafik yapısını aynı metrekare içinde anlatıp dersini renklendiren hoca.”
Gerçi, o kelimeler, dersi resmi olarak almayan ama misafir izleyici olarak
dersi aldığını beyan etmiş bir “itaatsiz” tarafından sarf edilmişti, ama olsun.
Ama bir dakika, bu arada, izlenimcilik dediğiniz nedir ki? Empresyonizm mi?
Eğer o ise, o 3. sınıf derslerinin konusu. Çağdaş Sanat dersinin konusu. O
dersi başka bir hoca veriyor, ben anlamam o konulardan. Ayrıca atölye hocaları
bilir o konuları da, ama onların da bazıları pek konuşmuyormuş artık, öyle
diyorlar. Ben Genel Sanat Tarihi öğretmeniyim. Tarih öncesinden Rokoko’nun
sonuna.
Sosyal
medyanın ihtişamlı gelişimiyle artık gencecik çocukların muhteşem resimlerine, illüstrasyonlarına, obje
tasarımlarına tanık oluyoruz. Neredeyse plastik sanatlarda da devrim
gerçekleşti. Kurumsal yapıların “On yıl beklemelisin sergi açmak için” tavrı
komik kaldı. Çünkü biz artık işleri
değil sergide yapılırken, facebook'ta görüyoruz. Okulda gençler nasıl yaşıyor
bütün bunları, daha rahatlamış hissediyorlar mı kendilerini?
Rahatlamak derken? Bu konuda
büyük bir umursamazlık mevcut tabi ki eskiye kıyasla. Ama hala pentür filan gibi demode işlerle uğraşmakta
ısrarcı olanları dünyaya kazandırabilmek için Lebriz.com’dan bir güncel sanat
sergisi eleştiri yazısı ya da 80’li bir sanat eleştirmeninin 80’ sonrasının
olanca fenalıkları ve kötülükleri ve sosyoekonomik koşulları temelinde dolaşan
bir kavramsal sanat sergi katalog metni veriyorum ödev olarak; kendilerini
benimsiyorlar, önemsiyorlar ve deneyimliyorlar. Hala rahatlamamış olanlara da
AICA üyesi bir eleştirmenle çıkmalarını tavsiye ediyorum.
Bir de
şunu çok merak ediyorum Türkiye'de sanat eleştirmeni var mı? Ne yer? Ne
içerler?
AICA deyince mi aklınıza geldi
bu soru? Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Sanat Eleştirmeni’nden ne kastettiğinizi
de gerçekten bilemiyorum. Pedagojik açıdan mı, piyasa açısından mı ele
almalıyız bu soruyu, onu da bilmiyorum. Erasmus ile Milano’ya filan gidenleri
oluyor aralarında galiba. Küratörleri sorun cevaplayayım ama sanat eleştirmeni,
beni aşar. Bazıları kalın kataloglar yazıyor, görüyorum, görmezden geliyorum.
Internette takip ediyorum.
Teşekkürler...
19 Mayıs 2015 Salı
Van Gogh'a yeni boyut!
Step into this van Gogh painting, recreated in virtual reality: http://ow.ly/N8dlH
Posted by New Scientist on Tuesday, May 19, 2015
Rengarenk...
Pınar Du Pre'nin Snapshot serisinin devamı olan kişisel sergisi RenArt'ta, 5
Mayıs'ta açıldı. Sanatçının çalışmalarında birçok tekniği bir arada görmek
mümkün. Du Pre, tarzını Neo Pop-Art olarak tanımlıyor.
Sanatçı, bu sergisinde de insanı temel almış; devasa portre
tarzı çalışmalarında, insanların süslenme, bu süslerin arkasına saklanma
merakını yansıtmış. Sergi, 6 Haziran'a kadar ziyaretçilerini bekliyor.
Etiketler:
pınar du pre,
popart,
renart galeri,
sergi,
snapshot
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Doğanın yankısı!
Genç sanatçı Duygu Süzen'in kağıt üzerine, mürekkep ve sulu boya tekniğiyle yaptığı çalışmalar, Galeri Merkür'ün duvarlarını süslemeye başladı. Süzen, çalışmalarında siyah ve beyaz kontrastlığını sıkça kullanmış.
Doğanın bozulan, tekrarlanan biçimlerini, devinimini ve seslerini fırça ve mürekkep yardımıyla izleyiciye hissettirmeye çalışmış sanatçı. "Echo", 6 Haziran tarihine kadar izlenebilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)